GüncelMakaleler

DENGÊ AZADÎ | TC İşgali, Çetelere Destek ve Kadın Katliamları…

"2014 yılında Şengal’de Ezidi kadınlara yapılanlar hafızalarda hala canlı bir şekilde duruyorken, yeni katliamların önüne geçmek için birçok kampanyalar düzenlenmekte. Özellikle Efrin’de yaşayan Ezidiler için daha yoğun çalışmalar yürütülmektedir"

Türk devletinin Ortadoğu ülkelerinde vahşet saçan çeşitli İslamcı çetelere aktardığı para, silah ve bilimum malzeme mafya lideri Sedat Peker tarafından da onaylandı.

Son haftalarda sosyal medya üzerinden videolar yayınlayan Peker, TC devleti ve çete ilişkilerini deşifre eden bilgiler paylaşıyor.

Verdiği bilgiler bizler için yeni olmasa da “içerden” birisinin konuşması ve itirafları kamuoyunda önemli gündem oluşturdu. TC’nin işgal ettiği bölgelere gönderilen silahlara dair açıkladığı bilgiler de yeni değildi. “MİT Tırları” haberi ve ardından yaşanan gelişmeleri hepimiz hatırlıyoruz.

Çetelerle yapılan ticaretten her anlamda çıkar sağlayan TC devleti, işgal ettiği alanlara dair kırım politikasını da bu şekilde uygula(t)maktadır.

Türk işgali altında olan her bölgede aynı baskı ve imha araçları hayata geçirilmektedir.

TC devleti, hüküm sürdüğü sınırlar içindeki yolsuzluklarını hapis, tehdit, işkence, katliam ve baskıyla kapatmaya çalışsa da işgal ettiği bölgelerde yaşananlara dair gerçekler gizleyemeyeceği boyutta.

Faşist TC devleti işgal ettiği bütün topraklarda halklara, doğaya, tarihe ve özellikle kadınlara yönelik tam bir saldırganlık içindedir. Sınırları içinde gerçekleşen kadın katliamlarına hukuksal kılıflar uydururken, hatta teşvik ederken işgal alanlarında da kadınların tüm kazanımlarını geri almakta, kadın katliamlarının ve kaçırmalarının önünü açmaktadır.

Özetle; TC bölgeye aktarılan silah ve malzemeyle birlikte, gericiliği de örgütleyerek kadın katliamlarının önünü açıyor. İşgal saldırısının üzerinden henüz çok uzun zaman geçmemiş olsa da en fazla kadınları vuran faşist politikaların sonuçları olarak sunulan verilere bakılırsa, işgal altındaki bölgeler kadınlar için tam bir cehennem. Tüm bunların TC eliyle örgütlenip planladığı bilinmektedir.

Özellikle kadınlara yönelik saldırıların arttığı ve kadın katliamlarının korkunç şekillerde gerçekleştiği basına yansımış durumda. 3 Haziran 2014 tarihinde Musul’da 19 Ezidi kadının yakılarak katledilmesinin ardından hala süren sessizlik bugün gerçekleşen kadın katlliamının devamını işaret ediyor aslında.

 

Yaşamı imkansızlaştıran faşist politikalar…

TC’nin bölgedeki işgali doğaya ait her şeyi imha ediyor. Hristiyan Barış Grubu (CPT)’nun 3 Haziran tarihinde yayımladığı rapora göre 23 Nisan’dan bu yana Irak Kürdistanı’nda gerçekleştirilen saldırılardan dolayı binlerce dönüm toprak tahrip edildi. Rapora göre saldırılar başladığından beri sivil yaralılar dışında 22 köyde yaşayan siviller göç etmek durumunda kaldı ve geçim kaynaklarının yerle bir edilmesinden dolayı geri dönme durumları da yok. Ahvalnews gibi farklı haber kaynakları ise 40 köyün boşaldığını belirtiyor. Onlarca köyün boşaldığı, geçim kaynaklarının yıkıldığı yerlerde aileler yoksulluğa itilirken, bundan en çok zarar görenler kadın ve çocuklar oluyor.

Faşizm işgal etmeye çalıştığı bölgeleri bombalıyor, ağır silahlarla saldırıyor, suyu kesiyor, köyleri zorla boşaltıyor ve doğasını tahrip ediyor. İtaat etmeye ve Türkleşmeye zorluyor; kısacası işkence, baskı ve katliamla Türk İslam hayalini gerçekleştirmeye çalışıyor.

Katletmek, kısıtlamak, bitirmek, yaşanmaz hale getirmek, yoksulluğu ve göçü zorlamak TC’nin kuruluş tarihinden bugüne dek uyguladığı sistemli politikadır.

 Efrin’de seks köleliği…

Sedat Peker, TC devletinin SADAT üzerinden El Nusra çetesine silah yolladığını da açıkladı. El Nusra, Efrin’de kadın ve çocuklara, özellikle Ezidilere yönelik saldırı ve işkenceleriyle bilinen cihatçı çetedir. Aralık 2020’de yayımlanan Efrin raporunda bu çetenin kadınları kaçırıp Libya’ya seks kölesi olarak gönderdiği belirtilmişti.

Sky News’de kaçırılan, tecavüz edilen ve seks kölesi olarak Türkiye üzerinden Katar, Libya gibi ülkelere gönderilen genç kadınların haberi yer almıştı. BM Yaptırımlar Komitesi ise TC destekli çetelerin insan hakları ihlallerine dair hazırladığı raporda yüzlerce kadının kaçırıldığını, işkence gördüğünü, tecavüze uğradığını ve katledildiğini belirtiyor. Kaçırılan birçok kadının akıbetine dair hala bilgi yok.

Kayıp kadınlara ulaşmak ve Efrinli kadınlar üzerindeki zulmü duyurmak için 2018 yılında oluşturulan Missing Afrin Women Project (Kayıp Efrinli Kadınlar Projesi) ise kayıplara dair raporları güncelleyen çalışmalar yürütmektedir. Sayfalarında yayımladıkları ABD Dış İlişkiler Bakanlığı’nın hazırladığı tutanaklarda kaçırma ve zorla kaybettirmeleri onaylayan belirlemeler bulunuyor. 1000’den fazla kadının nerede olduğuna dair bilgi alamayan insan hakları kurumları birçok çağrıda bulundu, ancak buna yönelik resmi kuruluşlardan “endişe duyuyoruz” açıklamalarından öte somut adımlar atılmadı.

 Erkek egemenliğe karşı kadın dayanışması

2014 yılında Şengal’de Ezidi kadınlara yapılanlar hafızalarda hala canlı bir şekilde duruyorken, yeni katliamların önüne geçmek için birçok kampanyalar düzenlenmekte. Özellikle Efrin’de yaşayan Ezidiler için daha yoğun çalışmalar yürütülmektedir.

Avrupa’da yaşayan ismini vermek istemeyen bir kişi ailesiyle yaptığı görüşmelerde Ezidilerin sürekli saldırılara maruz kaldıklarını bildirdi. Kadınlar korkularından türban takıyor ve sokağa çıkmaya korkuyor. Çete karşıtı olan herkes ölümün, işkencenin, şiddetin, hapsedilmenin ve baskının altında yaşıyor, ancak kadınlar bunlara ek olarak kaçırılma, tecavüz ve seks köleliğine maruz kalıyorlar. İşgal edilen topraklardaki her silah, her malzeme ve para Kürt kıyımı için olduğu kadar kadın katliamlarının da gerçekleştirilmesi için gönderiliyor.

Kadınların üzerindeki tahakküm ve vahşet, kat kat artarken; savaş, işgal ve ilhaka karşı yürütülen savaşta erkek egemenliğine karşı mücadeleye de yer vermenin aciliyeti ortada. İşgal bölgelerine ulaşım ve bilgi aktarımı zayıf olduğu için var olan sınırlı belge ve isimler çerçevesinde somut çalışmalara ihtiyaç var.

Mafya bozuntusu Peker ve benzerleri çıkar dalaşlarında itiraflarına devam ederken bahsedilen silah ve para yardımları ise hala sürmektedir.

Bu nedenle Peker’in itirafları ile iyice tartışmalı hale gelen faşist TC gerçekliği bir de bu açıdan tartışılmalı; bölgeye dönük saldırganlık ve işgalin ne tür sonuçlara yol açtığı, silahların hangi kıyımlar için kullanıldığı teşhir edilmelidir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu