EmekGüncel

SÖYLEŞİ | Betül Topkaya: İnsanca Çalışma Koşulları İçin Örgütlü Mücadelemiz Süre

Özgür Gelecek gazetesi olarak İstanbul Kafe Bar Çalışanları Dayanışması’ndan Betül Topkaya ile kafe-bar emekçilerinin yaşadıklarını konuştuk.

AKP’nin halkı sefalete sürüklediği pandemi dönemini, tüm yakıcı sorunlarıyla sürüyor. Süreçte milyonlarca işçinin hali hazırda yaşadığı sorunlar katmerlendi. Bu süreçte ise kafe-bar emekçileri en fazla mağdur edilenler oldu.

Mekanlar bir açılıp bir kapanması, hem mekan emekçileri hem de müzisyenler için sorunlar silsilesine dönüştü. Buna karşı ise emekçiler örgütlenmeye başladı. Kafe Bar Çalışanları Dayanışması olarak örgütlenen emekçiler, başta büyük şehirler olmak üzere pek çok yerde eylem ve basın açıklaması gerçekleştirerek iktidarın pandemi politikalarını teşhir ettiler.

Biz de Özgür Gelecek gazetesi olarak İstanbul Kafe Bar Çalışanları Dayanışması’ndan Betül Topkaya ile kafe-bar emekçilerinin yaşadıklarını konuştuk.

Betül, kafe-bar çalışanlarının pandemi öncesi süreçte de en çok saldırıya maruz kalan iş alanı olduğunu ifade etti. Mevcut örgütsüzlük hali nedeniyle kafe-bar emekçilerinin yaşadığı süreci şöyle anlattı:

“Merhabalar, ben Kafe Bar Çalışanları Dayanışması’ndan Betül. İstanbul Üniversitesi Psikoloji bölümünden geçen sene mezun oldum. Kendi alanımda iş bulamadığım için geçimimi sağlamak amacıyla Kadıköy Moda’da bir kahvaltıcıda günlük çalışan olarak işe başladım. Covid-19 önlemleri kapsamında gerçekleşen kapatmalarla beraber işsiz kalan milyonlarca gençten biriyim.

Sektörün çoğunluğunu gençler, üniversiteliler, üniversiteden mezun olan ama iş bulamayanlar oluşturuyor. Mezun olduktan sonra işte “1-2 yıl kafelerde çalışırım sonra kendi alanımda iş bulurum” olarak görüldüğü için aslında tam anlamıyla bir sektör olarak bile görülmüyor. Bu nedenle herhangi bir vaka yükselişinde, herhangi bir problemde hızlıca bu sektör harcanabiliyor, çünkü tam anlamıyla bir meslek, tam anlamıyla bir işkolu olarak görülmüyor.

İlk kapatmalarla beraber de kısa çalışma ödeneği ismi altında patronların işine yarayan bir paket açıkladılar fakat bu ödenekten yararlanmak için birçok şart getirildi. Şu kadar süre çalışmış olacaksın, bu kadar sürede sigortan yatıyor olacak gibi.

Fakat sektör çalışanlarının çoğunluğuna patronlar tarafından sigorta yapılmıyor, işçiler part-time çalışıyor veya günlük çalışıyor. Bu nedenle birçoğumuz kısa çalışma ödeneğinden faydalanamadık. Çok ufak bir kısmımız ödenek alabildi, onlar da bu parayla hiçbir şekilde geçinemedi. Bu parayı İstanbul veya benzeri büyük şehirlerde ne ev kiralarına, ne faturalarına, ne de gıda harcamalarına yetirebilirsin.”

Pandemi döneminde ise işsiz kaldıklarını, bununla birlikte evlere kapanmak zorunda kaldıklarını da ifade eden Betül, sürecin özellikle genç kadınlar için daha yakıcı olduğunu anlattı:

“Bu nedenle birçok arkadaşımız bu süreçte kendi evini kira ve faturasını ödemediği için kapatıp, aile evine dönmek zorunda kaldı. Bunun da sadece ekonomik etkileri yok bizim için, birçok psikolojik etkisi de var. Özellikle genç kadınlar için, bu toplumsal koşullar içerisinde, üniversiteye gitmek, ayrı eve çıkmak kendi özgürlüğünü kazanmak ve o baskı ortamından çıkmak anlamına geliyor, çalışmak da böyle bir şey aslında.

Bu şekilde tekrar aile evlere kapanarak aslında özgürlük alanlarımızı da terk etmek zorunda bırakıldık yani alevine tekrar dönmek demek bizim için özgürlüklerimizden feragat etmek demek bir nevi, başımızın da eğilmesi demek ailemize karşı. Yani aileye şunu açıklamak zorunda kalıyorduk geçici bir iş bulmuştum onu da elimden aldılar ve tekrar sizin yanınıza döndüm. Bu bahsettiğim şeyler gençlerin birçoğunda kaygı bozukluklarına ve çok büyük özgüvensizliğe sebep oluyor. Bir okul kazandım mezun oldum ama hiçbir şeye yaramıyor yani geçimimi sağlayamıyorum, bu yüzden yine aileden destek almak zorunda kalıyorsun.

Özellikle kadınlar çocukluğundan itibaren özgüvensiz olarak yetiştiriliyorsun, üstüne bunu da başaramıyorsun ve ‘yetersizliğin’ yükleniyor üstüne. Zaten pandemi ile birlikte genel bir kaygı bozukluğu vardı işte virüse yakalanacak mıyım ölecek miyim korkusu vardı bunun üstüne bu bahsettiğim kaygılar da yüklenmiş oldu.

Biz cafe-bar çalışanları dayanışmasını da pandemi öncesi de düşünüyorduk. Sadece pandemi de çok daha yakıcı hale geldi ve acilen bir dayanışma ihtiyacı duyduğumuz için cafe bar çalışanları dayanışmasını kurduk. Zaten birikmiş bir öfke vardı ve bu öfkenin kendimize yönelmemesi için bunun sorumlularını belirlemeliyiz dedik ve bu sorunlara karşın öfkeyi örgütlemek istedik aslında.”

Betül, yaşanan tüm bu saldırılara karşı kafe-bar emekçileri olarak örgütlenmeye başladıklarını, esasta bu örgütlenmenin pandemi öncesinde de düşünüldüğünü anlattı. Kafe-Bar Emekçileri Dayanışması olarak eylemlerini sürdüreceklerini vurgulayan Betül şunları söyledi:

“Bahsettiğimiz gibi pandemiden önce de patronların tiplere el koyma, uzun saatler çalıştırma, düşük ücretlerle çalıştırma gibi problemlerimiz hep vardı. Sendikasızlık büyük bir problem, sigortasızlık büyük bir problem ve bunun karşısına bir güç olarak duramıyorduk. Bunlarla birlikte pandeminin getirdiği talepleri ilk olarak İstanbul’da Kadıköy, Şişhane ve Beşiktaş olmak üzere üç farklı yerde sessiz eylem gerçekleştirerek duyurmaya başladık.

Tabi bu eylemler sırasında ve süreç içerisinde birçok kafe bar emekçisi, müzisyen intihar etti, çünkü bu insanlar da kafe barlardan geçimlerini sağlıyordu. Zaten biz de son sessiz eylemimizi yaşamını yitiren kafe bar çalışanlarına ithaf etmiştik. Ardından basın açıklamalarımıza başladık çünkü sessiz eylemlerimiz yeterince kamuoyu oluşturmuştu ve bir sendika sürecine girdik.

Aslında sendika süreci bizim için hep konuştuğumuz talepleri somutlaştırmanın patronları zorlamanın resmi bir adımı olmuştu. İşyerinde yaşadığımız bir hak ihlalinde evet kafe bar çalışanları dayanışması genç bir kitle ve bu gençliğin vermiş olduğu bir açıklık var, yaratıcılık var çabukluk var… Örneğin bir kafede bir hak gaspı yada taciz yaşandı, birine sigortası yapılmıyor bu gibi durumlarda hızlıca bir eylem örgütleyebiliriz.

Bunun resmi ayaklarını da sendikayla birlikte yapmaya başladık ve Otel ve Turizm İşçileri Sendikası’nda bir şube açtık, ardından basın açıklamalarımız gerçekleşti. Bir ara mekanlarda açılmalar oldu bu, açılmalarda %50 kapasiteyle açıldı. Bu da aslında çalışanların yarıya düşmesi demek oldu. Bu dönemlerde çalışanlar iki kişinin işini yapmaya başladılar ve yine çok daha uzun saatler boyunca çalışmaya başladılar.”

Yaşanan açılma ve kapanmaların emekçiler için çok zor geçtiğini de sözlerine ekleyen Betül son olarak şunları ifade etti:

“Yani çok daha büyük yük yüklendi ve tabii ki hijyen olmayan koşullarda çalışmaya başladık. İşte tuvalet temizliyorsun, insanların yediğini içtiğini kaldırıyorsun, steril ve güvenli olmayan bir ortam. Normalleşmenin üzerinden çok geçmeden kongrelerin yapılması ve pandemiyi engellemek için gerçek anlamda hiçbir önlemin alınmamasıyla salgının artmasının bedelini biz ödedik ve kapanmalar gerçekleşti.

Ardından çok kısa bir süreliğine tekrar mekanlar açıldı biz bu bir ayda da tabii ki ne geçmişe dönük borçlarımızı kapatabildik ne de ihtiyaçlarımızı karşılayabildik. Bu bir aylık süre bize yetmedi ve birçok arkadaşımız da çalışmak için memleketlerinden İstanbul’a geri dönmüşlerdi son kapanmalarla beraber yine büyükşehirlerde biz yine işsiz kalmış olduk. Bu süreçte de eylemlerimiz sürdü ve farklı şehirlerde örgütlenmeye devam ettik. Ve niyetimiz her bir eylemimizi bir öncekinden daha ileri taşımak amacıylaydı. Yedi ayrı ilde eşzamanlı eylemler gerçekleştirdik.

Bu iller; Antalya, Samsun, Ankara, Bursa, İstanbul, Adana ve Kayseri idi. Yeni örgütlenmelerimiz hem sendika hem de dayanışma üzerinden farklı şehirlerde devam etti. Mekanların açılması ise bizim cafe bar çalışanları dayanışmasınlar bütünlüğünü yükseltecek bir şeydi ama tekrar kapanmalar gerçekleşince bu yıkıcı geçim sorunu bizim karşımıza tekrar çıkmış oldu. Bunun da karşısına biz de örgütlülüğümüzü ve dayanışmayı koyarak üstesinden gelmeye çalıştık ve buna devam ediyoruz.

Dayanışmalarımız, mekanlar açılınca güvenceli, sigortalı ve insanca çalışma koşulları için örgütlü mücadelemiz sürecek.”

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu