GüncelKadın

SÖYLEŞİ | Rosa Kadın Derneği: Mücadelemiz, haklılığımız, yarattığımız sinerji korku yaratmakta

"Deneyimlerimizle biliyoruz artık bugün Kürt kadın hareketine yapılan saldırılar aslında Türkiye Kadın hareketine yapılmıştır"

5 Nisan’da Amed’deki kadınlar devletin gözaltı terörünün hedefi oldu. Kadınlar daha önce olduğu gibi gözaltında darp ve kötü muameleye maruz bırakıldı.

İktidar İstanbul Sözleşmesi’nden çıkarken diğer yandan kadınları, örgütlülükleri hedef alarak sistematik ve kapsamlı saldırılarla ataerkiyi güçlendirmeye devam ediyor.

Amed’deki Rosa Kadın Derneği Başkanı Adalet Kaya ile dernekleri başta olmak üzere kadınlara dönük saldırıları, kadın mücadelesinin “illegalize” edilmesi ve buna dair kadınların ortak mücadelesini konuştuk. Kaya, Amed’deki kadın mücadelesinin yarattığı korkuya vurgu yaparken ve coğrafyamızda kadınların dayanışma ile yaratılan ortak mücadele hattının da benzer bir korku yarattığını vurguladı.

5 Nisan’da yapılan operasyon ile 22 kadın gözaltına alındı ve 8’i tutuklandı, 6’sı ise henüz gözaltında. Üstelik gözaltındaki kadınlara darp ve kötü muamele ise Amed açısından rutinleşmiş durumda. Siz bu “rutinleşen” gözaltı, gözaltında darp, kötü muamele ve tutuklama süreci için neler söylemek istersiniz? 

Geçen sene 22 Mayıs tarihinde başlayan bir operasyonlar serisi ile Amed’de kadın mücadelesi yürüten, kadına karşı şiddetle mücadele konusunda çalışmalar yapan tüm kadın kurumlarına dönük sistematik bir yargı tacizi ile karşı karşıyayız. Kolluk tarafından oluşturulan iddianameler dayanaksız ve oldukça hukuksuz usullerle gerçekleştiriliyor. Kadınların tamamı teknik takibe maruz kalıyor.

Telefonları dinleniyor, usulsüz bir şekilde fiziksel olarak takip ediliyorlar ve bunun sonucunda hiçbir suç unsuru bulamayan kolluk “gizli tanık” adı altında hukuki hiçbir geçerliliği olmayan kişilerin söyledikleri üzerinden suç oluşturmaya çalışıyor. Tüm bunlar şiddet içermekte ve kadınların örgütlenme hakkına  ve özel hayatın gizliliğini koruma hakkına dönük ihlaldir.

Yanı sıra belirttiğiniz gibi sabaha karşı yapılan ev baskınları, gözaltında gerçekleşen kötü muameleler de yine kadınları korku ve yılgınlığa itmeye yönelik gerçekleştirilen kolluk ve yargı tacizidir. Soruşturmanın tüm süreçleri usulsüz ve hukuksuzluklarla doludur. On yıllardır kadın mücadelesi baskı ve şiddetle yıldırılmaya çalışılmakta ve yargı da bunun aracı olmaktadır.

Amed’deki Rosa Kadın Derneği özelinde kadınlara dönük bu saldırıları, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma girişimi ile birlikte iktidarın kadın mücadelesinden duyduğu korkunun ifadesi olarak okumak mümkün mü? Siz nasıl değerlendirirsiniz?

Son operasyonda olduğu gibi gözaltına alınan veya tutuklanan kadın arkadaşlarımız farklı kurumlarda kadın çalışması yürüten ve eylem ve etkinliklerde birlikte olduğumuz kadınlardır. Yapılmak istenen Rosa Kadın Derneğini Kürt Kadın hareketini illegalize etmeye çalışmaktır. Mücadelemiz haklılığımız, yarattığımız sinerji korku yaratmakta ve iktidarı kadın aktivizmine karşı daha saldırgan kılmaktadır. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararından bağımsız değil elbette. İstanbul Sözleşmesinden çekilme kararı hukuksuz olmasının yanında demokrasiye, hukukun üstünlüğüne evrensel tüm değerlere karşı gerçekleştirilmiştir. Türkiye kadın hareketinin büyük mücadeleler sonucunda elde ettiği tüm kazanımlar tehlike altındadır.

İktidar tarafından yapılmaya çalışılan tüm değişiklikler haklarımızı ve hayatlarımızı tehdit etmekte ve yükselen kadın mücadelesini durdurmak içindir. Kadınlar, yaşamsal değerdeki tüm haklarını koruyacak ve asla vazgeçmeyecek.

Bu saldırılara rağmen bölgedeki kadın çalışmanıza TJA ve diğer kadın örgütleri ile devam etmektesiniz,  İstanbul Sözleşmesi için ve diğer saldırılar için nasıl çalışmalar yapmaktasınız?

Kadın mücadelesine ve bu mücadele ile yıllar yılı birikerek bize ulaşan tüm kazanımlara sahip çıkmak görevimiz. Haklı olmanın verdiği inançla eşitlik ve özgürlük mücadelesinden, adalet talebimizden,  örgütlenme hakkımızdan vazgeçmeyecek daha çok örgütlenerek ve daha çok güçlenerek yolumuza devam edeceğiz. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını tanımıyor ve sözleşmenin hukuken hala yürürlükte olduğunu savunuyoruz. Sokaklarda, meydanlarda İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceğimizi anlatıyor, ortak ve bütünlüklü eylemler yapıyoruz.

Kadın mücadelesini ortaklaştırma konusunda son bir yılda çok yol aldığımızı söylemek mümkün.

“Dayanışmamız ve ortak mücadelemiz korkulu rüyaları”

Son olarak kadın mücadelesine dönük kapsamlı saldırılara karşı batı ile bölge nasıl bir dayanışma ve birlikte mücadele hattı oluşturabilir, siz nasıl bir çağrı yapmak istersiniz?

Süreç içerisinde kadın kazanımlarına dönük saldırılara karşı ortak tavır geliştirdik. Nafaka hakkının gasp edilmeye çalışılmasından, çocuk istismarı faillerinin kız çocukları ile evlendirilerek aklanmaya çalışılmasına nasıl birlikte karşı durduysak, normalleştirilen OHAL dönemi uygulamalarına, kayyım politikalarına, Kürt kadın hareketine dönük yargı tacizine karşı da  ortak mücadele hattı örmeliyiz.

Deneyimlerimizle biliyoruz artık bugün Kürt kadın hareketine yapılan saldırılar aslında Türkiye Kadın hareketine yapılmıştır. Dayanışmamız ve ortak mücadelemiz iktidarın korkulu rüyasına dönüşmüş durumda. Kadın hareketini parçalamaya ve güç kaybettirmeye çalışıyorlar.

Bunun karşısında daha kuvvetli bağlar kurmalı ve mücadeleyi büyütmeliyiz. Tek bir kadın daha eksilmemek için eşit ve özgür yaşamı örmek için gerçekleşen kadın kırımını durdurmak için mücadelemiz ortak olmalıdır.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu